Küskün

En sevdiklerine bile küsebiliyormuş insan sessizce

Mavi gökyüzünde tuhaf şekiller çizen 

bulutlara mesela

Baharda çiçek açan dallara, ötüşen kuşlara

Yeşil çimenlerin üzerine serpilen

beyaz papatyalara ve 

Seviyor çıkan bütün papatya fallarına

Küsebiliyormuş insan

Zamanla…

Temmuz’da aniden bastırıp serinleten 

yaz yağmuruna 

ardından buram buram kokan 

toprak kokusuna 

Ilık denize, sıcak kuma

Ufku kızıla boyayan gün batımına ve

O gün batımında vaat edilmiş yarınlara bile

Küsebiliyormuş insan

Zamanla

Oltasını denize atıp saatlerce bekleyen balıkçılara

Kıyıya atılan bayat ekmekler için 

itişip kakışan martılara

Sisli havada ürkekçe titreyen sokak lambalarına

Erken çöken akşama, penceredeki buğuya ve o buğulu pencerelere çizdiği kalpli yazılara da 

Küsebiliyormuş insan 

Zamanla

Soğuk kış günlerinde battaniye altına kıvrılmaya

Romantik bir film seyredip son sahnede ağlamaya

Bir dost muhabbetinin yanında

Tavşan kanı şekerli çaya

Kar yağdığında eldivenlerini kapıp sokağa fırlayan çocuklara ve çocukken

kartopu oynadığı şu karşı sokağa da

Küsebiliyormuş insan

Zamanla

Okuduğu şiirlere, dinlediği şarkılara

Sol yanında yeşerttiği umut tohumlarına 

Hayallerine…

Anılarına…

Gözlerinde feri sönen ışık pırıltılarına

Hatta aynadaki yansımasına bile 

küsebiliyormuş insan 

sessizce

hatice ışıktaş

Hatice Işıktaş’ın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.