UYAN EY GÜZEL ÜLKEM! GELECEK ELDEN GİDİYOR!

‘Çok iyi mücadele ediyoruz ama…’

‘Rodrigez’in üçlükleri olmasaydı. İspanya son dakikalara bu kadar rahat giremezdi..’

‘Buraya kadar gelmemiz de küçümsenecek bir başarı değil’

Bu ve buna benzer bir çok cümleyi söyledi spiker NTV sporda Türkiye- İspanya Basketbol maçını sunarken

Sanırsın ki Dünya şampiyonu ya da Avrupa Şampiyonu olmak için maç oynuyoruz!

Oynamışlığımız da yok değil hani. Şu anki federasyon Başkanımız Hidayet Türkoğlu’nun da olduğu takım, 2001 yılında İspanyayı 84-79 yenmişti ve sonra Finale kadar çıkmıştık. Finalde Yugoslavya’ya yenilip ikinci olmuştuk.

Alt yapıdan oyuncu bulup keşfeden, takım oluşturan sihirbaz hoca Aydın Örs yönetimindeki o efsane takımda  İbrahim Kutluay, Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Mirsad Türkcan, Hüseyin Beşok, Harun Erdenay, Orhun Ene, Haluk Yıldırım, Kaya Peker, Kerem Tunçeri, Ömer Onan, Asım Pars  gibi oyuncular vardı.

Sonra 2009 ve 2011 de  Avrupa Basketbol Şampiyonalarında bir daha İspanyolları yendik.

2010 da yine Ülkemizde yapılan Dünya Basketbol Şampiyonasında Dünya ikincisi de olduk.

Sonra ne olduysa ondan sonra oldu. Milli takım kaptanı Hidayet Türkoğlu dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile prim pazarlığını ‘yalvarırız başbakanım, yeni Villa aldım. Taksitlerini ödeyemiyorum’ seviyesine indirince Türk Basketbolunun da aşağı iniş yolculuğu başladı.

Türk kulüp takımları Bogdanovic, Sloukas, Datome, ve Kalinic ile Avrupa Şampiyonu olduğunda Kaptanımız Melih Mahmutoğlu sadece ayıp olmasın diye farkın 15 sayı civarında olduğu son dakikada sahaya çıktı. Aynı  Sloukas şimdi Litvanya karşısında müthiş oynayarak Yunanistan’ı çeyrek finale çıkardı. Biz takımında 1 dakika oynayamayan Melih Mahmutoğlu’ndan mucize beklemeye devam edelim.

Fenerbahçe Avrupa Şampiyonu olduğunda  ‘Türk takımı şampiyon oldu ama sevinemiyorum. Çünkü Türk oyuncu oynamadı’  dediğimde  ( https://evoleybol.com/2017/05/22/gercek-sampiyon-kim-turkiye-mi-yunanistan-mi/ ) kimileri bize ‘Kardeşim artık devir globalleşme devri. Öyle yerlisi yabancısı kalmadı. Sende sevin herkes gibi’ diyordu.

Ama bu günleri gördüğümden sevinemiyordum.

Şimdi Türkün Türk’e propagandasını yapıyoruz. Şerefli mağlubiyetler ile kendimizi teselli ediyoruz. Efendim ‘iyi mücadele ediyormuşuz’!’ sanki karşı takım armut topluyor! Onlarda mücadele ettiler ve bizi yendiler. Biz grupta zar zor dördüncü olduk ve diğer grubun en güçlü takımı ile eşleştik. üçüncülük dördüncülük maçında Letonya’ya kaybettiğimiz an bizim için turnuva bitmişti zaten.

38 yaşındaki Federasyon Başkanımız tribünde tırnaklarını yerken aynı yaştaki Pau Gasol 11 sayı ve tecrübesi ile bizimkilerin ipini çekti! Ama olsundu.  NTV spikerine göre Pau Gasol, Marc Gasol, Navarro veRodrigez olmasaydı biz İspanyolları kesin yenerdik! Umarım genç başkanımız Türkiye’nin ev sahibi olarak artık sadece seyirci olmasından utanıp bundan sonrası için gereken tedbirleri alacaktır.

Alabilir mi? Türkiye’yi yabanıc oyuncu cennet olmaktan kurtarır mı? Mevcut koşullarda mümkün değil! Önce Cumhurbaşkanını sonra kulüpleri ikna etmesi gerekecek.

Geleceğimiz için Türkiye her alanda  bu kadar yabancı cenneti olmamalı!

Uyan ey güzel ülkem, Uyan! ‘İyi mücadele ettik, bu derece bile başarı’ hikayelerini yeme!

Bu takım daha önce Avrupa ve Dünya ikincisi oldu.  Daha iyiyi hedeflemek varken öyle çerez derecelerle mutlu olmayalım.

2 Comments

  1. Aydın Örsün Efesinde tek yabancı Naumovoski idi. Diğerleri 18-20 yaşlarında altyapıdan gelen gençlerdi. Avrupanın tozunu attırıyorlardı. Bugünkü milli takım antrenörü Ufuk Sarıcada da bu takıma dahildi. Tanjeviç Fenerbahçe antrenörü iken, istediği her oyuncuyu alabilecekken, 18 yaşındaki yerli 3 uzuna ( Semih Erden, Ömer Aşık, Oğuz Savaş) güvenip Amerikalı pivot almadı. Bu uzunlardan ikisi NBA de oynadılar, Ömer hala oynuyor, Oğuz da milli takımı sırtlamıştı. Parayı kazanmak zordur, harcamak daha zordur. Yoksa arabın yaptığı gibi tereyağla hacet giderirsin.

    Beğen

  2. Yazıyı okuyunca Erol Ünal Karabıyık’ın yabancı oyuncu sayısını düşürmek için verdiği mücadeleyi ve kendisinin yönetim kuruluna aldığı özkan, akif, ekşi, çakmak ve diğer muhteremlerin m.ali aydınlar’dan aldıkları talimatlarla buna nasıl karşı çıktıklarını hatırladım.

    Çok uğraştı ama yılmadı, yabancı sayısını düşürmeyi başardı. Öylesine bir algı operasyonu yapıldı ki, ekonomi yazarları, televizyoncuları bile üstüne gitti Karabıyık’ın. Haklılığına inandı ve düşürdü sayıyı. Sonunda da Dünya Grand Prix 3. Lüğü, Londra Olimpiyatları vb. geldi. Hem de kulüplerin uluslararası başarıları yükselerek…

    İlk kulüpler avrupa şampiyonluğu, ilk kulüpler dünya şampiyonluğu iki yabancılı dönemde kazanıldı. Sonrasında 2 yıl daha 2 yabancılı dönemde devam etti. Yabancı sayısı bunlar tarafından artırıldığında kulüpler avrupa şampiyonluğunu kaybettik.

    Sayın Epirden bunlar spor yöneticilerimizin öngörü ve kararlılık zafiyeti ile ilgili sorunlar. Öngörü demişken; siz yazmıştınız Karabıyık Başkan’ın “Pasolig” denilen elektronik kart uygulamasına karşı, seyirci sayılarının düşeceğini savunarak, Mecliste verdiği mücadeleyi ve voleybolu bu uygulamanın dışına çıkarışını…

    Sonuçta bugün hem yabancı oyuncu hem pasolig hem de özel güvenlik uygulamasına karşı çıkıştaki haklılığı ortaya çıktı. Öngörü bu, kararlılık ve inandığı fikir için mücadele bu olmalı…

    Her alanda olduğu gibi sporda da öngörü sahibi, kararlı, dürüst, idealist ve deneyimli yöneticiler bulamazsak yazdığınız gibi gelecek elden gidecek…

    Beğen

Yorum bırakın