Bir küçük iltifat

İyi bir insan olmanın ve iyi bir insan olarak kalmanın kolay olmadığını kabul ediyorum. Tamam, iyi kötü diye ikiye bölmeyelim. Aslında hepimiz iyi insanlarız özümüzde ama bu iyiliğimizi dünya ile paylaşma konusunda iyileşmek istiyorsak, bence bunun en kolay yolu etrafımızdaki insanlara kalpten iltifatlarda bulunmak.

Malzemeler çok basit;

  • iltifat edilecek öğeyi keşfetmek için biraz dikkat,
  • bir kaç tatlı kelime
  • ve bu kelimelerin içinden süzüldüğü, kibirsiz, açık bir kalp.
    Hepsi bu kadar.
    Üstelik kusursuz olmasına hiç gerek yok, her şeyde olduğu gibi zamanla, deneyimledikçe iyileşeceksin.

İltifat ettim, ee ne oldu şimdi?

Sen en fazla bir kaç dakikadan başka bir şey kaybetmedin ve iltifatı alan kişi daha iyi hissetmeye başladı bile. İltifatın beklenmedikliğine ve cümlesinin kuruluşundaki ustalığa bağlı olarak bir kaç dakikadan bir kaç güne kadar değişen yelpazede bir süre boyunca karşı tarafın hayat ışığına katkıda bulundun. Tebrikler 🙂

İyilik yapmanın iyiliği alan kişiden öte iyiliği yapana faydası dokunuyor diyorlar. Gerçekten ihtiyacı olan birinin avucuna bir kaç lira bıraktığın zaman, o bir kaç liranın satın alamayacağı bir iyilik hissi ve huzur sana hediye edilmiş oluyor aslında bir bakıma. Üstelik, benden duymuş olmayın ama, iltifat etmek tamamiyle bedava.

Ancak her şeyde olduğu gibi, söylemiş olmak için söylemek değil; görünen gerçekliğin içinde ufacık da olsa sana güzel geleni bulmak önemli. Bir hocamız neredeyse her dersin başında tek tek, her birimiz için iltifat edecek bir şeyler bulurdu, bulabiliyordu. Çünkü görmesini bilirsek, güzellik hep bizimle.

Ve güzellikleri fark etmeye başladıkça, senin hayatın güzelleşecek. Söz veriyorum. Zor zamanlar olmayacak diyemem ama kötü şeyler biraz daha önemsiz olacak çünkü kopkoyu karanlıkla baş başa kalmayacaksın. Yin yang gibi, karanlığın içindeki aydınlık noktacığın kıymetini bildiğinde ayaklarının bastığı yer daha iyi gelecek sana.

İrina Mir, dribbble

Dilerim herkes asansörde, havadan sudan konuşurken,

-Blog yazılarını okuyorum, gibi tatlı bir övgüye veya ömrü hayatında duymayacağına inandığı ”şirin burun” gibi samimi bir iltifata en yakın zamanda maruz kalır 🙂

Gözünüzün değdiği her yer bahar olsun,

Sade.

Dipnot: Yazıyı tamamladıktan sonra okuduğum kitapta karşıma çıkan bu cümleler adeta yazıya dahil olmak için tutuşuyorlar. İzninizle paylaşıyorum.

Eğer başkalarına verdiğinizde kendinizi rahatlamış, enerjik, canlı ve özgür hissediyorsanız, gerçek anlamda vermeyi deneyimliyorsunuz demektir. Herhangi biri verdiğinizi kabul etmese bile, siz üzerinize düşeni yaptığınızı bilirsiniz. Ve aldığınızdan daha çoğunu vermekten korkmazsınız.

Brenda Schaeffer

Yorum bırakın