Göğüs kafesime sığdıramadığım rüzgârlar dağıtıyor
gözlerimin rengini.
Bir ağustos akşamı çöküyor içime
gürültüsüz,
rüzgârları yılgın, ayazlı.
Nefeslerimde,
soluk borumda bir ağırlık gibi.
Sen çöküyor içime.
Nefeslerimde yabancı bir ölüm korkusu.
Yalnız,
kendi ölümümden korkmuyorum.
Saatin tik takları boğuyor düşünceleri,
akıl
gölgede ve zifiri karanlık.
Duyuyorum yaşamayı
elma ağaçlarının dallarında.
Rüzgârın parmakları,
senin gibi okşuyor avuçlarımı.
Sessiz bir çığlık gibisin bozkırda
ben, göğsünde ki ölüm korkusuyum
hüzünlerinin tuzlu tadını alıyorum
gözyaşlarından,
göğüs kafesime nefeslerimi sığdıramıyorum.
Gözlerimin rengini dağıtıyor
sessizlik.
Kendi ölümüm değil,
tüm ölümlerimizden korkuyorum..
* Bir kaç sene önce yazdığım bir deneme, üzerinde çok durmadım ama nedense kendi yazdıklarım arasında hala en sevdiklerimdendir. Eleştirilerinizi sakınmayın..
Fotoğraf; Nuri Bilge Ceylan‘ın başyapıtı Bir zamanlar anadolu’da filiminden ödünç alınmıştır..