Arapzâde Mehmed Ârif Efendi

Şeyhü’l-islam Arapzâde Mehmed Atâ’ullah Efendi’nin oğlu olarak H. 1152/M. 1739-1740 senesinde dünyaya gelen Arapzâde Mehmed Ârif Efendi, eğitimini tamamladıktan sonra 1762 yılında müderris olarak ilhâk eylediği târik-i tedrîsten, 1785’te Yenişehr-i Fenâr Mollası olarak ilmiye zümresine naklolunmuş, az müddet sonra da Mekke Pâyesi’ni elde etmişti. 1789’da İstanbul Kadılığı ve ilâveten Anadolu Pâyesi’ni aldıktan sonra, 1795 senesinde Anadolu Kazaskeri ve 1800 senesinde de Rumeli Kazaskeri olmuştu.

21 Temmuz 1808 tarihinde makam-ı meşihâte ta’yin olunmuşsa da, Alemdâr Mustafa Paşa’nın İstanbul’a vürûd ettiği eyyâma tesâdüf eden sadâreti oldukça buhrânlı geçmiş ve Sultan Selîm Hân-ı Sâlis’in şehâdeti ve Sultan Mustafa Hân-ı Râbi’nin hal’i ile nihâyet bulan Alemdâr Vak‘ası’ndan sonra, 15 Ağustos’ta azledilerek emekliye sevkedilmiştir. Bundan sonraki yaşamını Nallı Mescid civârındaki konağında ve Kuzguncuk’taki yalısında inzivâ hâlinde geçirmiş olan Arapzâde Mehmed Ârif Efendi, daha ziyâde ilim ve san‘atla meşgûl olmuş, Sultan Mahmud Hân-ı Sânî’nin müte’addid teklîfine rağmen, yaşlılığını bahâne göstererek, hizmet-i devletten uzak durmayı tercih etmişti.

Nihâyet bu hâl üzere iken 25 Mayıs 1826 tarihinde vefât etmiş olan Arapzâde Mehmed Ârif Efendi, Dîvânyolu’nda, Koca Sinan Paşa Medresesi önündeki aile hazîresine defnedilmiştir. “Ashâb-ı ilm ü ma’ârifden hâlim ve vakûr ve kuvve-i hâfızası fevk-alâde metîn bir zât-ı memdûhü’s-sıfât” olduğu nakledilen Arapzâde Mehmed Ârif Efendi’nin, gençliğinde ta’lik dersleri almış olduğu bilinmekle beraber, hocasının kimliği ma’lûm değildir.

Öte yandan münzevi döneminde yeniden hatt-ı ta’likle ilgilenerek, kendisine mahsûs bir şîve geliştirmiştir. Mehmed Es‘ad Yesârî Efendi’nin izlerini taşımakla beraber daha ziyâde İran ekolünün etkisinde olan bu şîve ile on kadar mushâf-ı şerîfe yazmış olan Arapzâde Mehmed Ârif Efendi, bunların hemen tamamını Ravzâ-i Mutahhara’ya hediye eylediği menkûldür. Bunlardan önce, H. 1212/M. 1797-1798 senesinde yine ta’likle istinsâh eylemiş olduğu mushâf-ı şerîfinin(A. 6716) İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi’nde bulunuyor olması, daha başka âsârının da bulunduğuna delâlet etmektedir.

 

 

 

Kaynakça

Devhatü’l-meşâyih, s. 120-122; Târih-i Cevdet, VIII, s 30; XII, ss 141-142; Sicill-i Osmanî, III, s. 270; İlmiyye Salnâmesi, ss. 573-575; İÜKAYK, s. 68.

 

İsmail Orman, 29 haziran 2016

Yorum bırakın